Sauron ve Elflerin Savaşı
Beleriand’ın denizin altına gömülmesiyle sonuçlanan ve Birinci Çağ’ın sonunu belirleyen Öfke Savaşı’ndan sonra Melkor bir kez daha Valar tarafından yakalanarak Savaşların Savaşı’na (Dagor Dagorath) kadar Sonsuz Boşluk’a hapsedildi.
Kuzeydeki Angband ve iğrenç Thangorodrim dağları yıkılmıştı ama onlarla beraber Beleriand’ın tamamı da sular altında kalmıştı. Sadece Mavi Dağlar'ın güney kısımları ve Ossiriand sular altında kalmamıştı.
İçlerinde hem Sindar hem de Noldor bulunan ve Orta Dünya’dan ayrılmayı reddeden Beleriand elfleri yoğunlukla o bölgeye yerleşmişti. Kuzey Lindon’da daha çok Cesur Fingon’un oğlu Gil-Galad ile beraber geri kalan Noldor halkı yaşarken Harlindon’da Sindar halkı daha yoğun olarak yerleşmişti bu nedenle Celeborn bir dönem burayı Yüce Kral Gil-Galad’ın emri altında özerk olarak yönetmiş olabilir.
Feanor'u takip etmiş olan Noldor’dan geriye kalanlar Lindon bölgesine pek yerleşmediler ve Mavi Dağları aşarak Orta Dünya içlerine girdiler.
Orada Eregion yani elf demircilerinin ünlü krallığını kurdular ve kralları Feanor’un yeteneğini miras almış olan ve dedesi kadar büyük işlere imza atmaya hevesli olan Curufin oğlu Celebrimbor’du. Eregion’da bir süre yaşayan elflerin arasında Earwen’in kızı Galadriel de vardır. Eregion krallığı doğularındaki dağlarda ikamet eden Morialı cücelerle büyük dostluk kurmuştur ve beraber büyük zenginlikler kazanmışlardır.
Bir kısım Sindar ise daha da doğuya ilerleyerek çok eskiden Dumanlı Dağlar’ı aşmaktan korkarak doğuda kalmış olan Nandor halkının ve bir kısım Avari elflerinin yaşamakta olduğu Lorien ve Kuyutorman ülkelerine gitmişlerdir.
Bir Sindar beyi olan Oropher Kuyutorman elflerinin önderi olmuştur.Lorien elflerinin önderi ise Amdir idi.Sindar halkı başka krallıklar kurduysa da bu krallıklar uzun ömürlü olamadı.
Savaşta Melkor’un tüm orduları yenilmiş ve mağlup olmuş olsa da yeryüzündeki tüm orklar ve Düşman’ın emri altındaki yaratıklar tamamen bulunarak imha edilememişti. Balroglar'dan bir kısmı Valar’ın öfkesinden kaçarak dağların altlarına saklanmışlardı. Eriador’un kuzeyindeki Forodwaith’in uzak köşelerinde halen ejderhalar yaşamaktaydı.
Daha sonra Orta Dünya’da tekrar kötülüğün yükselmesiyle bir kısmı daha güneylere inerek cücelerle çatışmalar yaşayacaklardı. Aynı zamanda Melkor’un ektiği yalan ve kötülük tohumları da tamamen yok edilememişti. Bu tohumlar yeri geldiğinde büyük meyvalar verebiliyorlardı.
Yine de Orta Dünya’da kısmen de olsa barış sağlanamamasının sebebi tabi ki bir zamanlar Gorthaur ismiyle de anılan düşmanın baş hizmetkarı Sauron’du. Sauron’un Öfke Savaşı’ndan sonra merhamet dilenerek Eönwe’ye teslim olduğu söylenir ama bunu gerçekten pişman olarak mı yaptığı yoksa içinde bir kötülük barındırarak bir oyun oynayıp oynamadığı bilinmemektedir. Sauron’un yargılanması Eönwe’yi aşan bir durumdu bu yüzden de Sauron’dan Aman’a gelerek Manwe’den af dilemesini istemiştir.
Eönwe ayrıldıktan sonra Sauron Aman’a gelmekten ve cezalandırılarak tıpkı efendisi gibi boşluğa sürülmekten korktu ve kimliğini değiştirerek Orta Dünya’da kalmaya karar verdi.
Çok geçmeden tekrar kötülüğe dönerek Melkor’un halen Arda’da dolaşmakta olduğu söylenen iradesine döndü; çünkü üstünde Melkor’un kötülük bağları halen çok güçlüydü.
Melkor’un hizmetine geçmeden önceki zamanlarda Sauron cüceleri yaratan Aule’nin maiasıydı bu nedenle demircilik ve maden dövme zanaatlarında bilgiliydi. Kendisini daha güçlü hale getirmesini sağlayacak demircilik işleri için kendine dünyanın kalbinden alevler çıkan bir dağın olduğu, üç tarafından da korunaklı olup sadece iki tane geçidi olan ve daha eski zamanlarda da kötücül yaratıkların yaşadığı bir diyar seçti.
Daha sonraları bu ülke elfler ve insanlar tarafından Mordor olarak isimlendirilerek yüksek sesle söylenmeye korkulacaktı. Mordor ülkesinde kendi kadim hisarı olan Barad-dur’u inşa eden Sauron daha sonra kendine biat edecek olan hizmetkarlar edinmeyi amaçladı. En kolay ele geçirilip kötülüğe döndürülebilen insanlar olsa da ömürleri kısa ve zayıflardı. Elfler ise daha güçlü ve daha eski bir soydular. Onları kandırarak köleleştirmek ve Orta Dünya’nın efendisi olmayı amaçlayan Sauron tekrar aydınlık bir şekle bürünerek elflerin arasında dolaşmaya başladı.
Sauron kendisine Annatar yani armağanlar veren ismini takmıştı; çünkü hükmü altına almak istediği elflere karşı ilk zamanlarda her zaman cömertti. Noldor’a bu diyarları da tıpkı Aman gibi güzelleştirmeye çalışmalarını öğütlüyor ve bu yolda çalışıyordu. Birçok elf onun sözlerindeki yalanı ve kötülüğü fark edemedi; çünkü onlar sevdikleri Orta Dünya’dan ayrılmak istemiyor ve onun viraneliğine üzülüyorlardı. Sadece Yüksek kral Gil-Galad ve Earendil oğlu Elrond ona güvenmediler ve Ered Lindon’u aşarak krallığa girmesine izin vermediler. Sauron hiçbir zaman Lindon ülkesine giremeyecekti.
Sauron Eregion krallığındaki Ost-in-Edhil’e gitti ve orada Celebrimbor önderliğindeki elf demircileriyle beraber çalışmalara başladı. En başlarda Eregion elflerinin ürettiği büyülü yüzükler sadece denemeydiler ve büyülü oyuncaklardan başka bir şey değillerdi yine de onların kullanımı da ölümlüler için tehlikeli sayılabilir.
Fakat tam anlamıyla ustalığa ulaştıkları zamanlarda ürettikleri Ali Yüzükler gerçekten son derece korkunç ve etkiliydiler. 16 tane yüzüğü Sauron ve elfler beraber yaptılarsa da en güçlü 3 tanesini Celebrimbor kendi başına dövdü ve bu yüzükler Sauron’un kötülüğünden az da olsa etkilendiler; çünkü Celebrimbor bu yüzükleri yaparken Sauron’dan öğrendiği yetenekleri kullanmıştı.
Bu 3 yüzükten 1 tanesini Celebrimbor halen Eregion’da ikamet eden Galadriel’e verdi ve diğer ikisini de Gil-Galad’ın yanına gönderdi. Galadriel’e verilen yüzük Su Yüzüğü olan Nenya’ydı. Gil-Galad’a gönderilen iki yüzük ise Ateş Yüzüğü Narya ve Hava Yüzüğü Vilya’ydı. Gil-Galad Ateş Yüzüğü’nü ileride bu yüzüğü Gandalf’a verecek olan Cirdan’a verirken en güçlü olan Hava Yüzüğü Vilya’yı kendine sakladı.
7 yüzükten bir tanesi de Eregion Krallığı'na dost olan Moria kralı III.Durin’e verildi.
İkinci Çağ’ın 1600 yılında,Sauron tüm yüzüklere hükmedecek olan Tek Yüzük’ü dövdü. Amacı Tek Yüzük’le tüm Orta Dünya halklarına egemen olmaktı; fakat Aman ışığını görmüş yüce elfler bu kadar kolay kandırılamazlardı. Sauron’un gücünü hissettikleri anda yüzükleri parmaklarından çıkardılar.
Kimliği deşifre olan Sauron 1693 yılında Elfler'e karşı savaş açtı. Orduları Mordor’dan çıkarak Eriador’a ilerlediler. Sauron’un ordusu Güç Yüzükleri’ni ele geçirmek için Eregion’a saldıramadan Celebrimbor tarafından gönderilen elf ordusu Elrond önderliğinde gelen takviyelerle beraber onun ordusuna hücum etti; fakat elf ordusu Sauron’un kuvvetlerinin karşısında sayıca çok daha azdı ve sonuç olarak yaptıkları ani hücum nedeniyle Eregion’a dönemediler.
1697 senesinde de Eregion’un tamamı Sauron’un kuvvetleri tarafından ele geçirilerek yok edildi. Daha sonra Sauron Celebrimbor’un evinde hazinelerin bulunduğu yere gitti. Celebrimbor onu engellemek istediyse de yakalanarak esir oldu. Sauron 9 yüzüğü buldu ve Celebrimbor’a 7 yüzüğün yerlerini söylemesi için işkence etti.
7 yüzükten Moria cücelerine verilen bir tanesi hariç hepsini Sauron ele geçirdi. Celebrimbor 3 yüzüğün yerlerini söylemeyi kesinlikle reddetti ve Sauron Celebrimbor’un bedenini bir direğe astı ve bedenini bir sancak gibi ordusunun önünde taşıdı.
Elrond’un kuvvetleri Sauron’u durdurmaya çalıştı ve tam mağlup olurlarken Moria kralı III.Durin arka taraftan Sauron’un kuvvetlerine saldırarak Elrond ve Noldor’un kuzeye kaçmasını sağladı ve bu sayede Ayrıkvadi kurulabildi.
Cüceler ise Moria’nın kapılarını kapattılar ve Sauron onlara saldıramadı. Sauron Eregion krallığını imha ettikten sonra üç yüzüğün nerede olduğunu tahmin ederek Lindon’a saldırmaya karar verdi. 1699 senesinde tüm Eriador’u istila eden Sauron karşısına çıkan tüm elfleri ve insanları katliama uğrattı.
Daha sonra Lindon’a yürüyüşe geçen Sauron ordularının bir kısmını Elrond ve onun etrafında toplanan elflerin arkadan saldırmasını önlemek için Ayrıkvadi’yi kuşatmaları için yolladı.
Bu nedenle de Lindon’a yürüyen Mordor ordusu sayıca azalmıştı.Lindon’un sınırını belirleyen Lune nehrinde Sauron ve ordusu Gil-Galad önderliğindeki Lindon elfleri ve Numenor İnsanlarından oluşan orduyla karşılaştı. Numenor kralının Gil-Galad’ın çağrısı üzerine yolladığı büyük armada ise daha Orta Dünya’ya ulaşmamıştı. Elfler ve insanlar Numenor’dan takviye kuvvetler gelene kadar Lune nehrini tutmaya devam ettiler.
1700 yılında gelen Amiral Ciryatur önderliğindeki takviye kuvvetler Gil-Galad ve ordusuyla buluştular ve Sauron’un orduları Lune nehrinden yenilgiyle çekildiler. Sarn geçitlerinde de kanlı bir çarpışma yaşandı ve Sauron’un orduları sayıca daha da azaldı. Tharbad’da Mordor ordularına takviyeler geldiyse de aynı anda Lond Daer limanından gelen Numenor kuvvetlerinin arkadan saldırmasıyla beraber 1701 tarihinde Gwathlo savaşı yaşandı.
Bu savaşta Mordor ordularının hemen hemen hepsi imha edildi ve Ayrıkvadi’yi kuşatan kuvvetler de Gil-Galad ve Elrond tarafından püskürtüldü. Eriador düşmanlardan temizlenmişse de ülke neredeyse tamamen yıkılmıştı. Sauron ve ordusunun kalıntıları Rohan Geçidi'nden geçerek kaçtılar. Doğu Rohan’da bu kuvvetlere tekrar saldırıldıysa da Sauron yanında birkaç hizmetkarıyla Mordor’a kaçmayı başardı ve Numenor insanlarından intikam alacağına yemin etti.
Sonuç olarak Sauron’un orduları yenilmiş olsa da savaşın çıkma nedeni olan güç yüzüklerinden 15 tanesini Sauron ele geçirdi. Sauron bu yüzükleri cüce ve insanlara dağıtacak ve onlar üzerindeki etkisini güçlendirerek hemen hemen tüm Orta Dünya üzerinde hakimiyet kurarak insanlar üzerinde tanrı-kral olacaktı. Ayrıca bu savaşta elfler ve insanlar da önemli kayıplara uğradılar ve Eregion yıkıldı. Bu nedenle bu savaş tam anlamıyla elflerin zaferi sayılamaz.
Sauron’un ordusunun içeriği sadece orklardan oluşmuyordu. Elinde güç yüzükleri olmasa da Güney ve Doğu’dan topladığı önemli miktarda insan gücünün yanı sıra Dağlar'ın insanlarından ve yaşam yerleri olan ormanlarını kestikleri için Numenorlular'a düşmanlık besleyen Minhiriath’ın orman halkı ve Dunland insanları da onun kuvvetlerine katılmışlardı.
Sauron’un savaşta yaptığı en büyük taktiksel hata Eriador gibi bol nehirleri olan ve ilerlemesi zor olan topraklarda ordusunu güçlendirerek daha büyütmeden Lindon’a saldırma girişimiydi.
Halbuki Lindon’daki yüzükleri ele geçirmek için bu kadar hırsla davranmayarak ilk önce Ayrıkvadi’yi yok etmeli ve daha sonra denizden Numenor insanlarınca gelebilecek saldırılara karşı savunma almalı ve Numenorluların Lond Daer gibi limanlarını basarak yakmalıydı.
Hatta Dumanlı Dağlar’dan da kendine ork gücü toplayabilir hatta Eriador’da sabit bir kale kurarak düşmanıyla uzun vadede savaşabilirdi. Buna karşın Sauron hem Gil-Galad önderliğindeki elflerin hem de Numenor insanlarının gücünü hafife almış ve bu nedenle 15 güç yüzüğünü ele geçirse de Eregion’u yıkarak kazandığı avantajı kaybettiği gibi hem 3 yüzüğü hem de Moria’daki yüzüğü ele geçirme şansını kaybetmişti.
Beleriand’ın denizin altına gömülmesiyle sonuçlanan ve Birinci Çağ’ın sonunu belirleyen Öfke Savaşı’ndan sonra Melkor bir kez daha Valar tarafından yakalanarak Savaşların Savaşı’na (Dagor Dagorath) kadar Sonsuz Boşluk’a hapsedildi.
Kuzeydeki Angband ve iğrenç Thangorodrim dağları yıkılmıştı ama onlarla beraber Beleriand’ın tamamı da sular altında kalmıştı. Sadece Mavi Dağlar'ın güney kısımları ve Ossiriand sular altında kalmamıştı.
İçlerinde hem Sindar hem de Noldor bulunan ve Orta Dünya’dan ayrılmayı reddeden Beleriand elfleri yoğunlukla o bölgeye yerleşmişti. Kuzey Lindon’da daha çok Cesur Fingon’un oğlu Gil-Galad ile beraber geri kalan Noldor halkı yaşarken Harlindon’da Sindar halkı daha yoğun olarak yerleşmişti bu nedenle Celeborn bir dönem burayı Yüce Kral Gil-Galad’ın emri altında özerk olarak yönetmiş olabilir.
Feanor'u takip etmiş olan Noldor’dan geriye kalanlar Lindon bölgesine pek yerleşmediler ve Mavi Dağları aşarak Orta Dünya içlerine girdiler.
Orada Eregion yani elf demircilerinin ünlü krallığını kurdular ve kralları Feanor’un yeteneğini miras almış olan ve dedesi kadar büyük işlere imza atmaya hevesli olan Curufin oğlu Celebrimbor’du. Eregion’da bir süre yaşayan elflerin arasında Earwen’in kızı Galadriel de vardır. Eregion krallığı doğularındaki dağlarda ikamet eden Morialı cücelerle büyük dostluk kurmuştur ve beraber büyük zenginlikler kazanmışlardır.
Bir kısım Sindar ise daha da doğuya ilerleyerek çok eskiden Dumanlı Dağlar’ı aşmaktan korkarak doğuda kalmış olan Nandor halkının ve bir kısım Avari elflerinin yaşamakta olduğu Lorien ve Kuyutorman ülkelerine gitmişlerdir.
Bir Sindar beyi olan Oropher Kuyutorman elflerinin önderi olmuştur.Lorien elflerinin önderi ise Amdir idi.Sindar halkı başka krallıklar kurduysa da bu krallıklar uzun ömürlü olamadı.
Savaşta Melkor’un tüm orduları yenilmiş ve mağlup olmuş olsa da yeryüzündeki tüm orklar ve Düşman’ın emri altındaki yaratıklar tamamen bulunarak imha edilememişti. Balroglar'dan bir kısmı Valar’ın öfkesinden kaçarak dağların altlarına saklanmışlardı. Eriador’un kuzeyindeki Forodwaith’in uzak köşelerinde halen ejderhalar yaşamaktaydı.
Daha sonra Orta Dünya’da tekrar kötülüğün yükselmesiyle bir kısmı daha güneylere inerek cücelerle çatışmalar yaşayacaklardı. Aynı zamanda Melkor’un ektiği yalan ve kötülük tohumları da tamamen yok edilememişti. Bu tohumlar yeri geldiğinde büyük meyvalar verebiliyorlardı.
Yine de Orta Dünya’da kısmen de olsa barış sağlanamamasının sebebi tabi ki bir zamanlar Gorthaur ismiyle de anılan düşmanın baş hizmetkarı Sauron’du. Sauron’un Öfke Savaşı’ndan sonra merhamet dilenerek Eönwe’ye teslim olduğu söylenir ama bunu gerçekten pişman olarak mı yaptığı yoksa içinde bir kötülük barındırarak bir oyun oynayıp oynamadığı bilinmemektedir. Sauron’un yargılanması Eönwe’yi aşan bir durumdu bu yüzden de Sauron’dan Aman’a gelerek Manwe’den af dilemesini istemiştir.
Eönwe ayrıldıktan sonra Sauron Aman’a gelmekten ve cezalandırılarak tıpkı efendisi gibi boşluğa sürülmekten korktu ve kimliğini değiştirerek Orta Dünya’da kalmaya karar verdi.
Çok geçmeden tekrar kötülüğe dönerek Melkor’un halen Arda’da dolaşmakta olduğu söylenen iradesine döndü; çünkü üstünde Melkor’un kötülük bağları halen çok güçlüydü.
Melkor’un hizmetine geçmeden önceki zamanlarda Sauron cüceleri yaratan Aule’nin maiasıydı bu nedenle demircilik ve maden dövme zanaatlarında bilgiliydi. Kendisini daha güçlü hale getirmesini sağlayacak demircilik işleri için kendine dünyanın kalbinden alevler çıkan bir dağın olduğu, üç tarafından da korunaklı olup sadece iki tane geçidi olan ve daha eski zamanlarda da kötücül yaratıkların yaşadığı bir diyar seçti.
Daha sonraları bu ülke elfler ve insanlar tarafından Mordor olarak isimlendirilerek yüksek sesle söylenmeye korkulacaktı. Mordor ülkesinde kendi kadim hisarı olan Barad-dur’u inşa eden Sauron daha sonra kendine biat edecek olan hizmetkarlar edinmeyi amaçladı. En kolay ele geçirilip kötülüğe döndürülebilen insanlar olsa da ömürleri kısa ve zayıflardı. Elfler ise daha güçlü ve daha eski bir soydular. Onları kandırarak köleleştirmek ve Orta Dünya’nın efendisi olmayı amaçlayan Sauron tekrar aydınlık bir şekle bürünerek elflerin arasında dolaşmaya başladı.
Sauron kendisine Annatar yani armağanlar veren ismini takmıştı; çünkü hükmü altına almak istediği elflere karşı ilk zamanlarda her zaman cömertti. Noldor’a bu diyarları da tıpkı Aman gibi güzelleştirmeye çalışmalarını öğütlüyor ve bu yolda çalışıyordu. Birçok elf onun sözlerindeki yalanı ve kötülüğü fark edemedi; çünkü onlar sevdikleri Orta Dünya’dan ayrılmak istemiyor ve onun viraneliğine üzülüyorlardı. Sadece Yüksek kral Gil-Galad ve Earendil oğlu Elrond ona güvenmediler ve Ered Lindon’u aşarak krallığa girmesine izin vermediler. Sauron hiçbir zaman Lindon ülkesine giremeyecekti.
Sauron Eregion krallığındaki Ost-in-Edhil’e gitti ve orada Celebrimbor önderliğindeki elf demircileriyle beraber çalışmalara başladı. En başlarda Eregion elflerinin ürettiği büyülü yüzükler sadece denemeydiler ve büyülü oyuncaklardan başka bir şey değillerdi yine de onların kullanımı da ölümlüler için tehlikeli sayılabilir.
Fakat tam anlamıyla ustalığa ulaştıkları zamanlarda ürettikleri Ali Yüzükler gerçekten son derece korkunç ve etkiliydiler. 16 tane yüzüğü Sauron ve elfler beraber yaptılarsa da en güçlü 3 tanesini Celebrimbor kendi başına dövdü ve bu yüzükler Sauron’un kötülüğünden az da olsa etkilendiler; çünkü Celebrimbor bu yüzükleri yaparken Sauron’dan öğrendiği yetenekleri kullanmıştı.
Bu 3 yüzükten 1 tanesini Celebrimbor halen Eregion’da ikamet eden Galadriel’e verdi ve diğer ikisini de Gil-Galad’ın yanına gönderdi. Galadriel’e verilen yüzük Su Yüzüğü olan Nenya’ydı. Gil-Galad’a gönderilen iki yüzük ise Ateş Yüzüğü Narya ve Hava Yüzüğü Vilya’ydı. Gil-Galad Ateş Yüzüğü’nü ileride bu yüzüğü Gandalf’a verecek olan Cirdan’a verirken en güçlü olan Hava Yüzüğü Vilya’yı kendine sakladı.
7 yüzükten bir tanesi de Eregion Krallığı'na dost olan Moria kralı III.Durin’e verildi.
İkinci Çağ’ın 1600 yılında,Sauron tüm yüzüklere hükmedecek olan Tek Yüzük’ü dövdü. Amacı Tek Yüzük’le tüm Orta Dünya halklarına egemen olmaktı; fakat Aman ışığını görmüş yüce elfler bu kadar kolay kandırılamazlardı. Sauron’un gücünü hissettikleri anda yüzükleri parmaklarından çıkardılar.
Kimliği deşifre olan Sauron 1693 yılında Elfler'e karşı savaş açtı. Orduları Mordor’dan çıkarak Eriador’a ilerlediler. Sauron’un ordusu Güç Yüzükleri’ni ele geçirmek için Eregion’a saldıramadan Celebrimbor tarafından gönderilen elf ordusu Elrond önderliğinde gelen takviyelerle beraber onun ordusuna hücum etti; fakat elf ordusu Sauron’un kuvvetlerinin karşısında sayıca çok daha azdı ve sonuç olarak yaptıkları ani hücum nedeniyle Eregion’a dönemediler.
1697 senesinde de Eregion’un tamamı Sauron’un kuvvetleri tarafından ele geçirilerek yok edildi. Daha sonra Sauron Celebrimbor’un evinde hazinelerin bulunduğu yere gitti. Celebrimbor onu engellemek istediyse de yakalanarak esir oldu. Sauron 9 yüzüğü buldu ve Celebrimbor’a 7 yüzüğün yerlerini söylemesi için işkence etti.
7 yüzükten Moria cücelerine verilen bir tanesi hariç hepsini Sauron ele geçirdi. Celebrimbor 3 yüzüğün yerlerini söylemeyi kesinlikle reddetti ve Sauron Celebrimbor’un bedenini bir direğe astı ve bedenini bir sancak gibi ordusunun önünde taşıdı.
Elrond’un kuvvetleri Sauron’u durdurmaya çalıştı ve tam mağlup olurlarken Moria kralı III.Durin arka taraftan Sauron’un kuvvetlerine saldırarak Elrond ve Noldor’un kuzeye kaçmasını sağladı ve bu sayede Ayrıkvadi kurulabildi.
Cüceler ise Moria’nın kapılarını kapattılar ve Sauron onlara saldıramadı. Sauron Eregion krallığını imha ettikten sonra üç yüzüğün nerede olduğunu tahmin ederek Lindon’a saldırmaya karar verdi. 1699 senesinde tüm Eriador’u istila eden Sauron karşısına çıkan tüm elfleri ve insanları katliama uğrattı.
Daha sonra Lindon’a yürüyüşe geçen Sauron ordularının bir kısmını Elrond ve onun etrafında toplanan elflerin arkadan saldırmasını önlemek için Ayrıkvadi’yi kuşatmaları için yolladı.
Bu nedenle de Lindon’a yürüyen Mordor ordusu sayıca azalmıştı.Lindon’un sınırını belirleyen Lune nehrinde Sauron ve ordusu Gil-Galad önderliğindeki Lindon elfleri ve Numenor İnsanlarından oluşan orduyla karşılaştı. Numenor kralının Gil-Galad’ın çağrısı üzerine yolladığı büyük armada ise daha Orta Dünya’ya ulaşmamıştı. Elfler ve insanlar Numenor’dan takviye kuvvetler gelene kadar Lune nehrini tutmaya devam ettiler.
1700 yılında gelen Amiral Ciryatur önderliğindeki takviye kuvvetler Gil-Galad ve ordusuyla buluştular ve Sauron’un orduları Lune nehrinden yenilgiyle çekildiler. Sarn geçitlerinde de kanlı bir çarpışma yaşandı ve Sauron’un orduları sayıca daha da azaldı. Tharbad’da Mordor ordularına takviyeler geldiyse de aynı anda Lond Daer limanından gelen Numenor kuvvetlerinin arkadan saldırmasıyla beraber 1701 tarihinde Gwathlo savaşı yaşandı.
Bu savaşta Mordor ordularının hemen hemen hepsi imha edildi ve Ayrıkvadi’yi kuşatan kuvvetler de Gil-Galad ve Elrond tarafından püskürtüldü. Eriador düşmanlardan temizlenmişse de ülke neredeyse tamamen yıkılmıştı. Sauron ve ordusunun kalıntıları Rohan Geçidi'nden geçerek kaçtılar. Doğu Rohan’da bu kuvvetlere tekrar saldırıldıysa da Sauron yanında birkaç hizmetkarıyla Mordor’a kaçmayı başardı ve Numenor insanlarından intikam alacağına yemin etti.
Sonuç olarak Sauron’un orduları yenilmiş olsa da savaşın çıkma nedeni olan güç yüzüklerinden 15 tanesini Sauron ele geçirdi. Sauron bu yüzükleri cüce ve insanlara dağıtacak ve onlar üzerindeki etkisini güçlendirerek hemen hemen tüm Orta Dünya üzerinde hakimiyet kurarak insanlar üzerinde tanrı-kral olacaktı. Ayrıca bu savaşta elfler ve insanlar da önemli kayıplara uğradılar ve Eregion yıkıldı. Bu nedenle bu savaş tam anlamıyla elflerin zaferi sayılamaz.
Sauron’un ordusunun içeriği sadece orklardan oluşmuyordu. Elinde güç yüzükleri olmasa da Güney ve Doğu’dan topladığı önemli miktarda insan gücünün yanı sıra Dağlar'ın insanlarından ve yaşam yerleri olan ormanlarını kestikleri için Numenorlular'a düşmanlık besleyen Minhiriath’ın orman halkı ve Dunland insanları da onun kuvvetlerine katılmışlardı.
Sauron’un savaşta yaptığı en büyük taktiksel hata Eriador gibi bol nehirleri olan ve ilerlemesi zor olan topraklarda ordusunu güçlendirerek daha büyütmeden Lindon’a saldırma girişimiydi.
Halbuki Lindon’daki yüzükleri ele geçirmek için bu kadar hırsla davranmayarak ilk önce Ayrıkvadi’yi yok etmeli ve daha sonra denizden Numenor insanlarınca gelebilecek saldırılara karşı savunma almalı ve Numenorluların Lond Daer gibi limanlarını basarak yakmalıydı.
Hatta Dumanlı Dağlar’dan da kendine ork gücü toplayabilir hatta Eriador’da sabit bir kale kurarak düşmanıyla uzun vadede savaşabilirdi. Buna karşın Sauron hem Gil-Galad önderliğindeki elflerin hem de Numenor insanlarının gücünü hafife almış ve bu nedenle 15 güç yüzüğünü ele geçirse de Eregion’u yıkarak kazandığı avantajı kaybettiği gibi hem 3 yüzüğü hem de Moria’daki yüzüğü ele geçirme şansını kaybetmişti.