Dagor-nuin-Giliath
Dagor-nuin-Giliath
Beleriand Savaşları'nın ikincisi. Bu savaş Ağaçların Yılları’nda 1497
senesinde Feanor önderliğindeki Noldor ve Morgoth’un kuvvetleri arasında
gerçekleşmiştir. Ay henüz doğmadığından bu savaşa Yıldızlar Altında
Savaş anlamına gelen Dagor-nuin-Giliath dendi.
Ağaçlar yok
edildikten sonra Yavanna Fëanor’dan Silmarilleri istedi. Böylece iş
işten geçmeden önce Valar’ın Ağaçları’na yeniden hayat verebilir ve
Melkor’un peşine düşebilirlerdi. Lakin Fëanor tam olarak kararını
vermeden Formenos’tan gelen haberciler Melkor’un Silmariller'i çaldığını
ve Noldor kralı Finwe’yi katlettiği haberini getirdiler. Bunun üzerine
deliye dönen Fëanor Melkor’u lanetledi ve ona Morgoth, Dünya’nın Kara
Düşmanı, adını taktı. Lanetlerini savuran Fëanor hışımla bulunduğu
yerden çıkıp karanlığa karıştı; çünkü babası onun için her şeyden daha
değerliydi. Fëanor Noldor halkının büyük çoğunluğunu arkasına alıp
Morgoth’un peşinden Orta Dünya’ya dönme kararı aldı ve giderken Elflerin
tarihinde kara bir leke olan Akraba Kıyımı’nı gerçekleştirdi ve
gemilerine el koydu.
Noldor halkı kuzeye ilerlerken Valar
tarafından gönderilen bir haberciyle karşılaştılar; fakat bu habercinin
Mandos olduğu da rivayet edilir. İşte orda Noldor halkı kaderlerini
anlatan Kuzey'in Kehaneti'ni duydular.
"Sayısız gözyaşı
dökeceksiniz. Valar, Valinor'u size karşı kapatacak ve sizi dışarıda
bırakacak, böylece ağıtınızın yankısı bile dağları aşamayacak.Valar'ın
gazabı Batı'dan Doğu'nun en ucuna dek Feanor Hanedanı ve onu
izleyenlerin üzerine yayılacak. Yeminleri onları sürükleyecek, onlara
ihanet edecek, izlemeye ant içtikleri hazineler asla ele
geçirilemeyecek. İyi başlayan herşey kötü bitecek; akrabanın akrabaya
ihanetiyle ihanete uğrama korkusu doğacak. Onlar sonsuza dek Mahrum
Edilenler olacak. Siz haksız bir şekilde akrabalarınızın kanını
döktünüz. Aman topraklarını lekelediniz. Kana karşı kan vereceksiniz ve
Aman'ın ötesinde Ölüm'in gölgesinde yaşayacaksınız. Bunun için Eru sizin
Ea'da ölmemenize karar verdi ve hiçbir hastalık sizi ele geçiremeyecek
ama katledilebilirsiniz ve katledileceksiniz: silahla, işkenceyle ve
kederle; sonra yurtsuz ruhlarınız Mandos'a gelecek. Orada bedenlerinizi
özleyerek bekleyeceksiniz ve katlettikleriniz sizin için yalvarırlarsa
biraz merhamet bulabileceksiniz. Orta Dünya'da kalıp Mandos'a
dönmeyenler, büyük bir yük taşıyormuşçasına bitkinleşecekler, gittikçe
solacaklar ve arkalarından gelen genç ırkın önünde pişmanlık gölgeleri
olacaklar. Valar konuştu."
Birçok Noldor korkuyla sindiyse de
Feanor'un yüreği daha da sertleşmişti ve bu yazgıya Noldor'un yaptığı ve
yapacağı her şeyin şarkılarda hatırlanacağını söyledi. Gerçekten de
onun dediği gibi oldu, ama bu şarkılar Arda'daki en acı,keder,umutsuzluk
ve pişmanlık dolu şarkılardı.
Finarfin bu kehaneti duyunca
ilerlemekten vazgeçti ve Valinor'a geri döndü. Halkının büyük kısmı da
onu takip ettiyse de Finarfin oğulları Fingolfin oğullarını
bırakamadılar ve Fingolfin halkı da geri dönemediler; çünkü
Akrabakıyımı'nda suçsuz değillerdi. Böylece kehanetteki kötülük kendini
göstermeye başladı.
Noldor ilerlemeye devam ederek daha da kuzeye
gitti ve Gıcırdayan Buz'a ulaştılar. Feanor oradan geçmenin imkansız
olduğunu düşündü ve gemilerle gitmeye karar verdi. Böylece Noldor'un
kendi içinde ihanet korkusu doğdu; çünkü kimse Orta Dünya'ya varan
gemileri bir daha beklemek istemiyordu ve Feanor'a güvenmiyorlardı.
Feanor
gemilerin hakimiyetini kendi elinde tutuyordu ve böylece ani bir
kararla o ve onun doğru olduğunu düşündüğü, ona sadakatsizlik yapmayacak
kişiler gemilere binerek Fingolfin'i takip eden Noldor'u Araman'da
bıraktılar.
Feanor ve halkı Orta Dünya'da Drengist denilen halice
çıktı ve Feanor ile oğlu Maedhros arasında gemiler ile ilgili bir
konuşma geçti.Maedhros hangi gemileri dönmeleri için ayırdığını sordu ve
keder içinde babasının hiçbir gemiyi dönmek için ayırmadığını öğrendi
ve Fingolfin halkına ihanet ettiklerini anladı. Gemilerin yakılmasına
tek karışmadan duran Maedhros oldu.
Feanor ve halkı Yankıyan
Tepeler'i geçerek Hithlum içlerine doğru ilerlediler ve Mithrim Gölü
kıyılarında kamp kurdular. Morgoth'un casusları Losgar’da yanan
gemilerin ışığından ve Lammoth’ta yankılanan seslerinden Noldor’un ve en
büyük düşmanı Feanor'un onunla savaşmak için Orta Dünya’ya geldiğini
öğrenmişti.
Morgoth daha önce Noldor ordularına karşı hiç
savaşmadığından dolayı güçleri hakkında bilgisi yoktu.Kurduğu plan
Feanor ve önderlik ettiği elfleri denize geri sürmekti.
Fëanor
Mithrim Gölü’nün kuzey kıyısında bulunan ve aynı adı taşıyan bölgede
ordugahını kurdu; ancak Morgoth’un ordusu Ered Wethrin’in geçitlerinden
gelip Fëanor kampını doğru düzgün kurmaya fırsat bulamadan aniden
saldıraya geçti; işte Beleriand Savaşları’nın ikinci kısmı Mithrim’in
gri topraklarında yapıldı. Noldor, sayıca az olmalarına ve gafil
avlanmalarına rağmen çabuk kazandılar zaferi; çünkü gözlerindeki Aman
ışığı sönmemişti henüz. Orkları önlerine katıp, canlarını alarak
Mitrhim’in dışına kovaladılar. Cirdan’ı Falas limanlarında kuşatmış olan
Morgoth ordusu yardıma geldi ve onlarla birlikte hezimete uğradı.
Fakat
Fëanor’un durup dinlenmeye niyeti yoktu Morgoth’a ulaşmak için Ork
ordusundan geriye kalan grubun peşine takıldı; intikam saatinin
yaklaştığını hissetmek onu sevindirmişti. Lakin ne Angband hakkında ne
de Morgoth’un bir çırpıda hazrıladığı savunma kuvveti hakkında hiçbir
şey bilmiyordu bilseydi bile vazgeçecek değildi. Fëanor ve yanındaki
birkaç dostu Angband’dan çıkan Balroglar tarafından kuşatıldı ve
ateşlerle kıskıvrak sarıldığı ve yara bere içinde kaldığı halde uzun
süre dövüştü. Lakin Balrogların Efendisi Gothmog yere çaldı onu.
Fëanor’un oğulları ordularıyla yardıma yetişmeseydi oracıkta ölecekti.
Oğulları
onu Mithrim’e doğru taşımaya başladılar; ama Eithel Sirion’a yaklaşıp
dağları aşmak için yukarı kıvrılan patikaya saptıklarında, Fëanor onlara
durmalarını emretti; çünkü vaktinin geldiğini biliyordu. Ölmeden önce
gördüğü son şey Thangorodrim’in kuleleri oldu işte o an içine dolan o
sezgi ile, Noldor’un onları asla alaşağı edemeyeceğini bildi. Yine de
Morgoth’a üç kez lanet okudu ve oğullarına, yeminlerini tutup
babalarının öcünü almalarını vasiyet etti ve son nefesini verdi, ama ne
bedeni toprağa gömüldü,ne de bir mezarı oldu, çünkü ruhunun aleviyle
bedeni küle döndü ve duman olup süzüldü. Onunkine benzer bir ölüm ne
görüldü ne duyuldu.
Böylece Beleriand Savaşları'nın ikincisi sonra erdi.