Zirve Savaşı

Zirve Savaşı

1.Kısım : Durin'in Felaketi Kimdir?
Durin'in Felaketi Üçüncü Çağ’ın sonlarına doğru Moria Madenleri'nde mithril arayan cüce madenciler tarafından uyandırıldıktan sonra Moria'yı işgal edip oradaki cüce halkının büyük bir bölümünü ve zamanın Moria Kralı VI. Durin'i öldüren Balrog'a verilen isimdir.

Bu balrog muhtemelen türünün son örneğiydi ve Öfke Savaşı’ndan buradaki derin mağaralara saklanarak kurtulmuştu. Bu Balrog'un yüzük savaşları sırasında Sauron'un kontrölü altında olup olmadığını bilmiyoruz; fakat oraya gönderilen orkların kalışına izin vermesi ve onlarla beraber grubu kovalaması en azından Sauron'dan haberdar olduğuna bir kanıttır.

2.Kısım : Moria Köprüsü'ndeki İlk Karşılaşma

Kardeşlik dağları geçemeyip Gandalf'ın kararıyla Moria'dan geçerken orklar tarafından farkedilip saldırıya uğradılar. Balin'in mezarındaki ilk saldırıdan kurtulan kardeşlik üyeleri köprüye doğru yöneldiler. Mezarın bulunduğu Mazarbul Odası'ndan çıkarken Gandalf orkların takibini engellemek için kapıya büyü yapmaya çalıştı; fakat aynı andan Balrog da kapıyı açmak için bir karşı-büyü yapıyordu. İşte burada Gandalf kendilerini sadece orkların değil kadim zamanlardan kalma güçlü birinin de takip ettiğini anlamıştır. Grup köprüye ulaştığında etrafları sarıldı.Tam felakete uğrayacakları sırada birden sesler duyulmaya başladı. Sanki devasa bir kaya yürüyormuş gibiydi. Gandalf madenlerin durumunu bildiğinden bu seslerin ancak yaklaşan Balrog'a ait olabileceğini anlamıştı. Orklarda bunu anlamış olacakki aniden geri çekilmeye başladılar. Kardeşliğin diğer üyeleri tam orklardan kurtulduklarına sevinirken Gandalf onlara acilen köprüyü geçmelerini söyledi.

Alıntı
Sağ elinde sivri bir ateş diline benzeyen bir kılıç vardı; sol elinde ise çok uçlu kösele bir kırbaç tutuyordu.

"Ay! Ay!" diye feryat etti Legolas. "Bir balrog! Bir balrog bu gelen!"

Gimli gözleri fal taşı gibi açılmış bakakaldı. "Durin'in Felaketi!" diye bağırdı ve baltasını düşürerek ellerini yüzüne kapadı.

"Bir balrog," diye mırıldandı Gandalf. "Şimdi anlıyorum." Sendeleyerek, asasına dayandı tüm ağırlığıyla."Ne kem talih! Bense gücümü neredeyse tükettim."

Ateşle dalgalanan kara şekil onlara doğru hızla ilerledi. Orklar bağrışarak taş geçitlerin üzerinden akmaya başladılar. Birden, Boromir borusunu kaldırıp üfledi. Bu meydan okuma, bir sürü gırtlaktan yükselen bir haykırış gibi çınlayarak doldurdu mağaramsı tavanı. Bir an için orklar sindiler, ateşli gölge duraksadı.

Sonra yankılar kara bir yelle sönen alevler gibi aniden bitiverdi ve düşman yeniden ilerledi.

"Köprüyü geçin!" diye bağırdı Gandalf gücünü toplayarak. "Kaçın! Bu hepinizi aşan bir düşman. Dar yolu benim tutmam lazım. Kaçın!"


Çünkü biliyordu ki gelen felaket yanında giden orkların hiçbir ehemmiyeti olamazdı. Köprüyü geçerken Balrog gruba yetişmişti, Gandalf Aragorn'a grubu götürmesini söyleyip köprüde Balrog'la yüzleşti. Bu görünenden çok daha büyük bir savaştı; çünkü her iki tarafta birer Maiar'dı. Gandalf gücüyle Balrog'a karşı koymayı ve kılıcını kırmayı başarmıştı. Bu sırada Aragorn ve Boromir Gandalf'ın yardımına gelirken Gandalf asasını kullanarak köprüyü parçaladı ve Balrog'u aşağı düşürmeyi başardı; fakat Balrog düşerken son kozunu oynadı. Kırbacını Gandalf'ın dizlerine sardı ve onuda kendiyle beraber Moria'nın ünlü Dipsiz Çukuru’na çekti.

3.Kısım : Düşüş ve Derinlerdeki Savaş

Gandalf ve Balrog aşağı düşerken de durmadan savaştılar. Sonunda ise çok derinlerdeki bir suya daldılar. Buralar o kadar derindiki Gandalf buralarda zamanın olmadığını söyler.

Alıntı
"Evet, hep birlikte seni izleyeceğiz," dedi Legolas. "Ama önce, sana Moria'da ne olduğunu öğrenmek içimi rahatlatacak, Gandalf. Bize anlatmayacak mısın? Nasıl kurtulduğunu dostlarına anlatmak için olsun biraz oyalanamaz mısın?"

"Daha şimdiden çok oyalandım zaten," diye cevapladı Gandalf. "Zaman kısıtlı. Ama önümüzde harcayacak bir yılımız dahi olsaydı, size her şeyi anlatmazdım."

"O halde ne anlatacaksan, zamanın müsaade ettiği kadarıyla anlat!" dedi Gimli. "Haydi Gandalf, Balrog ile nasıl başa çıktın, anlat bize!"

"Onun adını anma!" dedi Gandalf, biran için yüzünden bir ıstırap bulutu geçer gibi oldu ve ölüm kadar yaşlı, sessizce oturdu. "Uzun süre düştüm," dedi sonunda yavaş yavaş,, sanki geçmişi güçlükle hatırlayabiliyormuş gibi. "Uzun süre düştüm, o da benimle düştü. Ateşi etrafımdaydı. Yanmıştım. Sonra derin bir suya daldık, her yer karanlıktı. Ölümün gelgiti kadar soğuktu: Neredeyse yüreğimi dondurdu."

"Durin'in Köprüsü yanında uzanan uçurum derindir ve kimse derinliğini ölçememiştir; dedi Gimli.

"Yine de, bir dibi var, ışığın ve bilginin ötesinde," dedi Gandalf. "Sonunda oraya vardım, taşın en uç kaynağına. O hâlâ benimleydi. Ateşi sönmüştü ama artık balçık gibi bir şey, insanı boğarak öldüren yılanlardan daha güçlü bir şey olmuştu.

"Zamanın hesabının tutulmadığı yerde, yaşayan toprağın çok altında dövüştük. Durmadan kenetlendi bana ve durmadan biçtim onu, sonunda karanlık, tünellere kaçıncaya kadar. O tüneller Durin'in halkı tarafından yaratılmamışlardı Gloin oğlu Gimli. Cücelerin en derin mağaralarının çok çok altında, dünya isimsiz şeyler tarafından kemirilir. Sauron bile bilmez bunları. Ondan da yaşlıdırlar. Ben orada yürüdüm ama günün ışığını karartmak için onların haberlerini verecek değilim. O çaresizlik anında düşmanım tek çarem idi, onu izledim, peşini bırakmadım. Böylece beni Khazad-dûm'un gizli yollarına getirdi: hepsini çok iyi biliyordu. Durmadan yukarıya çıktık, ta ki Sonsuz Merdiven'e varıncaya kadar."

"Çok önceleri kaybolmuştu o merdiven," dedi Gimli. "Çoğu kişi onun efsaneler dışında hiç yaratılmamış olduğunu, bazıları da harap edilmiş olduğunu söyler."

"Yaratılmış ve harap edilmemiş," dedi Gandalf. "Binlerce kesintisiz sarmal basamakla, sonunda Gümüşçatal'ın zirvesi olan canlı Zirak-zigil kayasından oyulmuş Durin Kulesi'ne çıkıncaya kadar, en alttaki zindandan en yüksekteki uca kadar gidiyor.


Savaş hala devam ediyordu ama Balrog artık yanmıyordu.Balçıktan şekilsiz bir şeye dönüşmüştü ve durmadan Gandalf'a dolanıyordu ve Gandalf'ta her seferinde onu biçti.Sonunda Balrog artık dayanamayacak hale gelince kaçmaya başladı.Gandalf'ta onu takip etmeye başladı.Balrog'un burada kaldığı binyıllar boyunca çok iyi bir şekilde öğrendiği gizli tünellerden geçerek Sonsuz Merdiven'e geldiler her ikiside bu merdivenleri tırmanarak sonunda Celebdil (Gümüşçatal) Dağı'nın zirvesine geldiler.

4.Kısım : Son Mücadele

Balrog ve Gandalf dağın zirvesinde son kez savaştılar burada Balrog yeniden yanarak dağ üzerindeki karları eritip etrafı buhara boğdu. Yapılan mücadelenin sonunda Gandalf Balrog'u zirveden atmayı başardı. Balrog düştüğü yeri parçaladı ve kendisi de parçalanıp öldü. Böylece Durin’in Felaketi de tarihe karışmış oldu ve Gandalf da tarihte Balrog öldüren üç kişi arasındaki yerini aldı.

Alıntı
"Orada, Gümüşçatal'da yalnız bir pencere vardı karlar içinde; tam önünde de dar bir aralık, dünyanın pusları üzerinde baş döndüren bir kartal yuvası vardı. Güneş burada şiddetle parlıyordu ama altındaki her şey buluta saklanmıştı. Buradan dışarı fırladı ve ben tam arkasından giderken yepyeni bir alevle parladı. Görecek kimse yoktu ama belki de sonraki asırlarda Zirve Savaşı'nın şarkıları söylenir." Gandalf aniden güldü. "Ama şarkıda ne diyecekler? Uzaktan bakanlar dağın tepesini bir fırtına aldı zannetmişlerdir. Gökgürültüsünü duymuşlar ve Celebdil'e yıldırım düştü de ateşten bir sürü dile bölünerek geri sıçradı demişlerdir. Bu yetmez mi? Etrafımızda koca bir duman yükseldi, buhar. Buz, yağmur gibi düşüyordu. Düşmanımı aşağıya attım; bu yüksek yerden düşerken dağın bir yanına çarptı ve ölürken düştüğü yeri de parçaladı.”


5.Kısım : Gandalf'ın Ölümü ve Ak Gandalf Olarak Geri Gönderilmesi

Yaptığı savaş Gandalf'ı da çok hırpalamış ve Balrog'u yendikten sonra o da zayıf düşüp ölmüştür. Ölümüyle beraber ruhu Orta Dünya'dan hatta Arda'dan bile ayrılıp Eru'nun yanına gitmiştir; fakat o henüz görevini tamamlamamıştı. Yapacağı çok şeyler daha vardı. Bunun için Eru onu geri gönderdi. Döndüğünde artık eski Gri Gandalf değildi. Artık Istari'nin yeni lideri, en zekisi ve en güçlüsü olan Ak Gandalf'tı. Artık ona Orta-Dünya'daki hiçbir silah zarar veremezdi. Orta-Dünya'ya çıplak olarak dönmüş ve kartal Gwaihir'in yardımıyla Lothlorien'e gitmiştir. Burada Lorien’in Hanımı Galadriel'in kendisi için hazırladığı yeni ak elbisesini giymiş, yeni asasını almış ve görevine dönmüştür.

Alıntı
"Çıplak olarak yollandım geriye sadece kısa bir süre için, görevim tamamlanıncaya kadar. Ve dağın tepesinde çıplak olarak yattım. Arkadaki kule un ufak oldu, pencere de yok olmuştu; harap olan merdiven yanmış ve kırılmış taşlarla boğuldu. Tek başımaydım, unutulmuştum dünyanın sert boynuzu üzerinde, kaçacak bir yerim olmaksızın yatıyordum. Orada, yıldızlar üzerimden dönüp geçerken yukarı bakarak yattım; her günüm yeryüzündeki bir ömüre denkti. Kulaklanma yavaş yavaş bütün topraklann bir araya toplanmış cılız söylentileri geldi; Filiz verenlerle ölenler; şarkı ile ağıt ve haddinden fazla yüklenmiş taşın bitmek tükenmek bilmeyen yavaş homurtusu. Sonunda Yelhükümdarı Gwaihir tekrar buldu beni; alıp götürdü.

'"Sonsuza kadar senin yükün olmakmış nasibim,' dedim, 'kara gün dostum benim'.

'"Bir yüktün,diye cevap verdi,"ama artık değilsin. Pençelerimde bir kuğunun tüyü kadar hafifsin. Güneş senin içinden geçip parlıyor. Aslında artık bana ihtiyacın olduğunu düşünmüyorum: Düşmen için seni bıraksam da rüzgârda uçardın.'
'
"Sakın beni bırakma!' dedim nefesim tıkanarak, çünkü yeniden içimde yaşamı hissetmiştim. 'Beni Lothlorien'e taşı!

"'Bu zaten seni bulmam için beni yollayan Galadriel Hanım'ın emriydi,' diye cevap verdi.

"Böylece Caras Galadhon'a gittim ve sizin bir süre önce ayrılmış
olduğunuzu öğrendim."